SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’S-SELEM

<< 1024 >>

باب: السلم في النخل.

4. HURMA 'DA SELEM UYGULAMASI

 

حدثنا أبو الوليد: حدثنا شعبة، عن عمرو، عن أبي البختري قال: سألت ابن عمر رضي الله عنهما، عن السلم في النخل، فقال: نهي عن بيع النخل حتى يصلح، وعن بيع الورق نساء بناجز.

وسألت ابن عباس عن السلم في النخل، فقال: نهى النبي صلى الله عليه وسلم عن بيع النخل حتى يؤكل منه، أو يأكل منه، وحتى يوزن.

 

[-2247 - 2248-] Ebul Buhteri şöyle anlatır: "İbn Ömer (r.a.)'e hurmanın selem akdine konu olmasını sordum. Bana cevap olarak, "Hastalıktan emin olunmadıkça (ağaçtaki) hurmanın satışı ve gümüş paranın, (altın karşılığında) biri peşin diğeri vadeli olacak şekilde satışı yasaklanmıştır" dedi.

 

"İbn Abbas (r.a.)'a hurmanın selem akdine konu olmasını sordum. Bana, "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, (ağaçtaki) hurmanın, yenilecek duruma gelinceye kadar veya yenilecek seviyeye gelmedikten sonra tartılmadıkça satılmasını yasakladı" diye cevap verdi.

 

 

حدثنا محمد بن بشار: حدثنا غندر: حدثنا شعبة، عن عمرو، عن أبي البختري: سألت ابن عمر رضي الله عنهما عن السلم في النخل، فقال: نهى النبي صلى الله عليه وسلم عن بيع الثمر حتى يصلح، ونهى عن الورق بالذهب نساء بناجز. وسألت ابن عباس فقال: نهى النبي صلى الله عليه وسلم عن بيع النخل حتى يأكل، أو يؤكل، وحتى يوزن. قلت: وما يوزن؟ قال رجل عنده: حتى يحرز.

 

[-2249 - 2250-] Ebul Buhteri şöyle demiştir: "İbn Ömer (r.a.)'e hurmanın selem akdine konu olmasını sordum. Bana cevap olarak, "Hastalıktan emin olunmadıkça (ağaçtaki) meyvenin satışı ve gümüş paranın, (altın para ile değişiminde) biri peşin diğeri vadeli olacak şekilde satışı yasaklanmıştır" dedi.

 

"İbn Abbas (r.a.)'e hurmanın selem akdine konu olmasını sordum. Bana, "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, (ağaçtaki) hurmanın, yenilecek duruma gelinceye kadar veya yenilecek seviyeye gelmedikten sonra tartılmadıkça satılmasını yasakladı" diye cevap verdi.

 

Ben, "Tartılan nedir?" diye sordum. Yanındaki bir kimse, "tahminde bulunma ve bildiğimiz tartma"dır" dedi.

 

 

AÇIKLAMA:     "Hurma" ifadesi ile hurma meyvesi kastedilmiştir. Gümüş paranın (verik), peşin altın para karşılığında, vadeli olarak satılması yasaklanmıştır. "Nesa'" vadeli anlamına gelir. Eğer İbn Ömer'in rivayet ettiği hadis sahih ise, bunu, -tabii kabul edenlere göre- peşin yapılan veya çok kısa vadeli olan selem akdi olduğuna yormak gerekir.

 

Belirli bir bahçenin, muayyen hurma ağaçlarından çıkacak olan hurmalar üzerine selem akdi yapılabilir. Malikiler bu görüştedir. İbnü'l-Münzir, belirli bir bahçenin meyveleri üzerine yapılan selemin yasak olduğunda, alimlerin çoğunluğunun ittifak ettiğini nakletmektedir. Çünkü bunda ğarar vardır (o bahçenin meyve verip vermeyeceği kesin değildir). Alimlerin çoğunluğu, söz konusu hadisi, peşin gerçekleştirilen selem akdine yormuşlardır.

 

 

باب: الكفيل في السلم.

5. SELEM AKDİNDE KEFİL

 

حدثنا محمد: حدثنا يعلى: حدثنا الأعمش، عن إبراهيم، عن الأسود، عن عائشة رضي الله عنها قالت: اشترى رسول الله صلى الله عليه وسلم طعاما من يهودي بنسيئة، ورهنه درعا له من حديد.

 

[-2251-] Aişe r.anha şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir Yahudiden, vadeli olarak bir miktar yiyecek maddesi satın almış, karşılığında demir zırhını rehin olarak vermiştir.

 

 

باب: الرهن في السلم.

6. SELEM AKDiNDE REHiN

 

حدثني محمد بن محبوب: حدثنا عبد الواحد: حدثنا الأعمش قال: تذاكرنا عند إبرهيم الرهن في السلف، فقال: حدثني الأسود، عن عائشة رضي الله عنها: أن النبي صلى الله عليه وسلم اشترى من يهودي طعاما إلى أجل معلوم، وارتهن منه درعا من حديد.

 

[-2252-] Aişe r.anha şöyle anlatır: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir Yahudiden, .ileri bir tarihte teslim almak üzere yiyecek maddesi satın almış, karşılığında ondan, demir bir zırhı rehin olarak almıştır.

 

 

AÇIKLAMA:     Rehin konusunda zikredilen hadisin konuyla ilgisi açıktır. Kefalet konusuna gelince; İsmaili bu konuda şöyle demiştir: "Bu hadis, konu başlığı ile ilgili değildir. Buhari belki, kefili de rehin konusuna dahil etmek istemişti. Çünkü söz konusu olan, rehin ile sabit bir haktır ki bu durumda kefil istemek de caizdir."

 

İbrahim en-Nehai hadisin ravisinden daha önce böyle bir izahatta bulunmuştur.

 

Hadis, selem akdinde rehin almayı caiz görmeyenlere karşı bir delildir. 

 

Muvaffak şöyle demiştir: "Bana, İbn Ömer, Hasan, Evzai ve bir rivayete göre Ahmed'in selem akdinde rehin almayı mekruh gördüğüne, diğer alimlerin ise bu konuda izin (ruhsat) verdiğine dair bir rivayet ulaştı. Ruhsat verenlerin delili, "Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit onu yazın, .... Yolculukta olur da, yazacak kimse bulamazsanız (borca karşılık) alınmış bir rehin de yeterlidir" [Bakara, 282-283] ayetidir. Buradaki ifade geneldir. Selem akdini de içine alır. Çünkü selem de bir tür satıştır.

 

 

باب: السلم إلى أجل معلوم.

7. BELiRLENMiŞ BiR VADEDE TESLiM ETMEK ÜZERE YAPILAN SELEM AKDİ

 

وبه قال ابن عباس وأبو سعيد والأسود والحسن.

İbn Abbas, Ebu Said, Hasan ve Esved bu görüştedir. (Yani, vade'nin, sadece selem akdinde olduğu görüşündedir.)

 

وقال ابن عمر: لا بأس في الطعام الموصوف، بسعر معلوم إلى أجل معلوم، ما لم يك ذلك في زرع لم يبد صلاحه.

İbn Ömer r.a. şöyle demiştir: "Nitelikleri, fiyatı, vadesi belirlenmiş olan yiyecek maddeleri üzerine, hastalıktan emin olunmamış bulunan ekin olmadığı sürece, selem akdi yapmakta bir beis yoktur.

 

حدثنا أبو نعيم: حدثنا سفيان، عن ابن نجيح، عن عبد الله بن كثير، عن أبي المنهال، عن ابن عباس رضي الله عنهما قال:

 قدم النبي صلى الله عليه وسلم المدينة وهم يسلفون في الثمار السنتين والثلاث، فقال: (أسلفوا في الثمار في كيل معلوم، إلى أجل معلوم). وقال عبد الله بن الوليد: حدثنا سفيان: حدثنا ابن أبي نجيح، وقال: (في كيل معلوم، ووزن معلوم).

 

[-2253-] İbn Abbas r.a. şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medineye geldiğinde Medineliler, iki veya üç yıl sonrası için meyveler üzerinde selem akdi yapıyorlardı. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Meyve konusunda, ölçüsünü ve vadesini belirleyerek selem akdi yapın" buyurdu.

 

 

حدثنا محمد بن مقاتل: أخبرنا عبد الله: أخبرنا سفيان، عن سليمان الشيباني، عن محمد بن أبي مجالد قال: أرسلني أبو بردة وعبد الله بن شداد إلى عبد الرحمن بن أبزى وعبد الله ابن أبي أوفى، فسألتهما عن السلف، فقالا: كنا نصيب المغانم مع رسول الله صلى الله عليه وسلم، فكان يأتينا أنباط من أنباط الشأم، فنسلفهم في الحنطة والشعير والزبيب إلى أجل مسمى، قال: قلت: أكان لهم زرع، أو لم يكن لهم زرع؟ قالا: ما كنا نسألهم عن ذلك.

 

[-2254 - 2255-] Muhammed İbn Ebu Mücalid şöyle anlatır: Ebu Bürde ve Abdullah İbn Şeddad, beni, Abdurrahman İbn Ebza'ya ve İbn Ebu Evfa'ya gönderdi. Ben de selem hakkında onlara sordum. Bana şöyle dediler: "Bize Resulullah (s.a.v.) ile birlikte bir çok ganimet nasip oldu. Bize, Suriye'li ziraatçiler gelirdi. Onlarla" buğday, arpa, yağ üzerine belirlenmiş vadede teslim şartıyla selem akdi yapardık."

 

Ben, "Peki bu sırada onların ekini var mıydı yok muydu?" diye sordum. Bana, "Bunu hiç sormazdık" diye cevap verdiler.

 

 

AÇIKLAMA:     Konu başlığı, peşin selem akdini caiz görenlere bir anlamda red niteliği taşımaktadır ki, bu görüşü savunanlar Şafiilerdir. Çoğunluk alimlere göre peşin selem olamaz.

 

Peşin selemi caiz görenler, hadisteki, "belirli bir vadede" ifadesini şöyle yorumlamıştır: "Vadeli selem akdi yapmak isteyen, bunu, belirsiz bir vade ile değil de, vadeyi belirleyerek yapsın." Peşin yapılan selem ise, evleviyetle caiz bir işlem olur. Çünkü, garar bulunmasına rağmen vadeli selem caiz olduğuna göre, garardan uzak olan peşin selem haydi haydi caiz olur Bu görüş (selemin belirli bir vadede olması gerektiği), mükatebe akdinin caiz olması öne sürülerek eleştirilmiştir Bu tenkide şöyle cevap verilmiştir: İkisi arasında fark vardır Çünkü mükatebe akdinde vadenin belirsiz olmasını, çoğunlukla kölenin peşin ödemeye gücü yetmeyeceği için İslam (nass) teşri! kılmıştır.

 

İbn Abbas'ın görüşünü, Şafii, Ebu Hassan el-A'rac'ten şöyle nakletmiştir: "Ben şahitlik ederim ki, belirlenmiş bir vadede, tazmin yükümlülüğü üstlenilen selem, Allah'ın, Kur'an'da helal kıldığı ve izin verdiği bir işlemdir: Ayet şöyledir: "Ey iman edenler! Birbirinize, belirli bir vade ile borçlandığınızda bunu yazın. " [Bakara, 282]

 

 

باب: السلم إلى أن تنتج الناقة.

8. DEVENİN DOĞURMASININ SELEM AKDİNDE VADE OLARAK TAYİN EDİLMESİ

 

حدثنا موسى بن إسماعيل: أخبرنا جويرية، عن نافع، عن عبد الله رضي الله عنه قال: كانوا يتبايعون الجزور إلى حبل الحبلة، فنهى النبي صلى الله عليه وسلم عنه. فسره نافع: أن تنتج الناقة ما في بطنها.

 

[-2256-] Abdullah İbn Ömer r.a. şöyle anlatır: İnsanlar, devenin karnındakxi deveden doğacak yavrunun alım-satımını yapıyordu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunu yasakladı.

 

 

AÇIKLAMA:     Bu konudaki açıklamalar "alım-satım" bölümünde daha önce geçmişti. Bu hadisten, belirlenmemiş bir vade için yapılan selem akdinin caiz olmayacağı hükmü çıkarılmıştır.

 

 

KİTABU SELEM BİTTİ.

KİTABU ŞUF’A BİR SONRAKİ SAYFA’DA BAŞLIYOR.